‘Yenidoğan Çetesi’ soruşturması kapsamında, adı şüpheli bebek ölümlerine karışan hastanelerin faaliyetlerine son verilmesiyle birlikte, bu hastanelerde tedavi gören hastaların farklı sağlık kuruluşlarına nakilleri devam etti.
‘Yenidoğan Çetesi’ soruşturması kapsamında, adı şüpheli bebek ölümlerine karışan hastanelerin faaliyetlerine son verilmesiyle birlikte, bu hastanelerde tedavi gören hastaların farklı sağlık kuruluşlarına nakilleri devam etti. Esenler’deki özel hastanede tedavi gören hastalar, ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilirken, Esenyurt’taki hastaneden de hastalar başka hastanelere yönlendirildi.
Esenyurt’taki hastanede bebeğini kaybeden Cemil Imrak, yaşadıkları trajediyi anlatarak, “Bebeğim dünyaya geldikten sonra durumunun iyi olduğunu söylediler. İlk bir ya da iki günde her şey yolundaydı. Ancak üçüncü günde hastaneye geldiğimizde, ‘Her şeye hazırlıklı olun’ dediler. ‘Bebeği kaybedebiliriz, hayatta da tutabiliriz. Daha önce böyle bir iki bebek kurtardık’ şeklinde uyarıda bulundular,” dedi.
Imrak, hastaneden 5 bin TL para talep edildiğini ve bunun elden verildiğini belirtti. “Fırat Sarı bana kalp durumunun iyi olduğunu, damarlarının tıkalı olduğunu söyledi. ‘Ben ne gerekiyorsa yapın, gerekirse bebeğimi alıp başka hastaneye götüreyim’ dedim. Ancak ‘Sen götürürsen bebeği yolda ambulansta kaybedebiliriz’ diyerek bizi korkuttular,” diye ekledi.
Yaşadığı kaybın ardından duygularını dile getiren Imrak, “Beşinci gün arayıp ‘Başınız sağ olsun, bebeği kaybettik’ dediler. Sapasağlam bebeğimi burada kaybettiler. Canına kıydılar. Bebek anne karnında da iyiydi, doğduğunda da iyiydi. ‘Bir iki gün küvezde kalıp taburcu edeceğiz’ dediler ama burası bebeğimin ölümüne neden oldu. Peşini bırakmayacağım, hakkımı sonuna kadar savunacağım,” ifadelerini kullandı.
Bu olay, Türkiye’deki sağlık sistemine dair güven sorularını yeniden gündeme getirirken, ‘Yenidoğan Çetesi’ skandalının etkileri sürüyor.
Kaynak: Haber Merkezi