İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ece Naz Ermiş, yaşlılık kavramının genellikle fiziksel değişkenler üzerinden ele alındığını belirterek, yaşlılığın psikolojik açıdan nasıl bir dinamik gösterdiğine dair önemli açıklamalarda bulundu.
İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ece Naz Ermiş, yaşlılık kavramının genellikle fiziksel değişkenler üzerinden ele alındığını belirterek, yaşlılığın psikolojik açıdan nasıl bir dinamik gösterdiğine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Yaşlılık döneminin, özellikle ruhsal açıdan çok yönlü bir çatışma barındırdığını belirten Dr. Ermiş, fizyolojik değişimler ve bedenin sınırlamaları ile duyguların, arzuların ve tutkuların devam etmesinin yaşlılıkta önemli bir psikolojik zorluk yarattığını ifade etti. Ermiş, yaşlılığın psikolojik açıdan en zorlayıcı kısmının, bedensel kapasitenin sınırlanmasına rağmen ruhsal devinimin devam etmesi olduğunu vurguladı.
Başarılı Yaşlanma: Çatışmaları Dengelemek
“Başarılı yaşlanma”, yaşlılıkta bedensel ve ruhsal çatışmaların daha az yaşanması olarak tanımlanabilir. Dr. Ermiş, başarılı yaşlanmanın yaşam memnuniyetiyle doğrudan ilişkili olduğunu ve bu sürecin daha başarılı bir şekilde geçilebilmesinin, kişinin yaşam deneyimleri ve farkındalıklarıyla ilgili olduğunu belirtti. Ermiş, başarılı yaşlanmanın, kişinin yaşamındaki çatışmaları dengeleyebilmesiyle mümkün olduğunu ve bunun da daha az ruhsal sıkıntı yaşanmasına olanak sağladığını söyledi.
Psikolojik Destek Alımının Azaldığı Kuşak: Yaşlılar
Dr. Ermiş, yaşlılığın, en az psikolojik destek alınan gelişim dönemi olduğunu belirtti. Türkiye’de yaşlılarla psikoterapi alanında çalışan uzman sayısının sınırlı olduğunu ve yaşlıların terapi talebinin genellikle çok düşük olduğunu ifade etti. Ermiş, yaşlıların psikolojik destek almayı genellikle ‘bizden geçti’ yaklaşımıyla reddettiğini ve bu yaş grubunun terapi ile ilgili alışkanlıklarının olmadığını belirtti. Ayrıca, yaşlıların terapiste başvurmamalarının bir diğer sebebinin de “artık çözüm olsa ne olmasa ne” gibi bir inançsızlık ve öğrenilmiş çaresizlik olduğunu vurguladı.
Çevre ve Sosyal Destek
Yaşlıların terapi alma kararının, yalnızca kişisel bir istek ve ihtiyaçtan doğması gerektiğini söyleyen Dr. Ermiş, çevrenin, yaşlı bireyler için terapi talebinde bulunmasının doğru olmadığını ifade etti. Psikoterapinin kişinin kendi isteğiyle başlaması gerektiğini, çünkü ruhsal tıkanıklıkların, sadece kişi kendisi tarafından çözülmek üzere ele alınabileceğini belirtti.
Dr. Ermiş, yaşlı nüfusun ruhsal sağlığı hizmetlerinden faydalanabilmesi için sosyal destek mekanizmalarının geliştirilmesi ve yaşlılıkla ilgili farkındalık yaratacak projelerin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, gençlerin yaşlılık ve yaşlılara yönelik tutumları konusunda daha fazla eğitim almasının önemli olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak, yaşlılık döneminin psikolojik destek almayı en az tercih edilen bir süreç olmasının, toplumsal ve kültürel faktörlerden kaynaklandığı söylenebilir. Bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetebilmek için, yaşlıların ruhsal sağlığına yönelik sosyal destek ve farkındalık artırıcı çalışmaların arttırılması gerekmektedir.
Kaynak: Haber Merkezi