Güney Kore, Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim ilan etmesinin ardından, tarihi bir siyasi dönüm noktasına gelmiş durumda.
Güney Kore, Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim ilan etmesinin ardından, tarihi bir siyasi dönüm noktasına gelmiş durumda. Yoon ve eşi Kim Keon Hee, sıkıyönetim kararını sorgulayan iddiaların merkezinde yer alıyor. Bu iddialar arasında “nüfuz ticareti, hisse senedi manipülasyonu ve lüks hediyeler” bulunuyor. Ülke muhalefeti, Yoon’un görevden alınması için bir imza kampanyası başlatarak, bağımsız soruşturma talep etti. Ancak Yoon, bu talebi ‘siyasi hedefler’ olarak reddetti.
Uzmanlar, sıkıyönetim kararının, Yoon’un gücünü ve itibarını kaybetmesi sonrası telafi çabası olduğunu düşünüyor. Ayrıca, hükümetin muhalefeti “Kuzey Kore yanlısı” ilan ederek, sıkıyönetim kararına ideolojik bir zemin yaratma çabası içinde olduğu değerlendiriliyor. Bu karar, bölgedeki jeopolitik denklemleri de derinden etkiliyor.
2024 seçimlerinde ana muhalefet partisi Demokrat Parti (DP), meclisteki çoğunluğu elde ederek, Cumhurbaşkanı Yoon’un üç yıllık görev süresini muhalefetle iş birliği yaparak yürütmesini gerektirecek bir durumu ortaya koydu. Bu durum, Güney Kore’nin dış politikasında da önemli değişimlere yol açabilir.
Ana muhalefetin dış politika yaklaşımı, Kuzey Kore ile ilişkilerde diyalog ve iş birliğinden yana bir tutum sergilerken, Cumhurbaşkanı Yoon’un hükümeti ise güvenlikçi ve ABD ile uyumlu bir yaklaşım izliyor. Çin ile ilişkilerde ise, DP, iş birliği odaklı bir tutum sergilerken, Yoon hükümeti Çin’e olan ekonomik bağımlılığı azaltma çabasında. Bu siyasi ayrılıklar, Güney Kore’nin gelecekteki iç ve dış politikasında köklü değişikliklere yol açabilir.
Kaynak: Haber Merkezi
