Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte yürüttüğü “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında okullara giren din görevlilerinin sosyal medya paylaşımlarının ardından ciddi tepkiler yükseliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte yürüttüğü “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında okullara giren din görevlilerinin sosyal medya paylaşımlarının ardından ciddi tepkiler yükseliyor. Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası (TÖB-SEN), özellikle sosyal medya hesaplarından Cumhuriyet karşıtı, Atatürk’e hakaret içeren paylaşımlar yapan din görevlilerinin okullarda görev almasını sert bir şekilde eleştirdi.
ÇEDES, MEB ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın işbirliğiyle, öğrencilere “değerler eğitimi” ve manevi rehberlik verme amacıyla başlatılmış bir projedir. Proje, okullarda dini eğitim vermek ve değerler aşılamak amacıyla imamlar, vaizler ve dini görevlileri okullara yerleştirmeyi hedefliyor.
Ancak son dönemde, bu din görevlilerinin sosyal medya paylaşımları ve açıklamaları, tepkilere yol açmış durumda. TÖB-SEN, projeye dahil olan bazı din görevlilerinin Cumhuriyetle, Atatürk’le ve laiklikle ilgili rahatsız edici ve provokatif içeriklerle sosyal medyada paylaşımlar yapmalarını gündeme taşıdı.
TÖB-SEN’in yaptığı açıklamada, ÇEDES kapsamında okullarda görevlendirilen bazı din görevlilerinin sosyal medya paylaşımlarında şu ifadeler yer aldı:
Ayrıca, bazı paylaşımlarda İzmirlilere akılsız denilmesi ve kadına şiddete meşruiyet kazandırıcı ifadeler kullanılması da tepkiyle karşılandı.
TÖB-SEN, ÇEDES projesinin “anti laik ve anti Atatürkçü bir proje” olduğunu belirterek, bu kişilerin okullara girerek laik eğitimi baltaladığını ve dini eğitimin yayılmasını sağladığını savundu. Sendika, bu tür kişilerin okullarda görev almasının anayasa ve laiklik ilkesiyle çeliştiğini belirtti.
TÖB-SEN açıklamasında, ÇEDES’in bir “değerler projesi” olmadığını, aksine “anti laik, anti Atatürkçü” kişileri okullara sokma amacı güttüğünü iddia etti. Ayrıca, Diyanet’in ve dini vakıfların okullara müdahale etmesinin, Siyasal İslam’ın okulları bir propaganda alanı olarak görmesinin bir göstergesi olduğu vurgulandı.
TÖB-SEN, “Milli Eğitim Bakanlığı mı, Dini Eğitim Bakanlığı mı?” şeklindeki soru ile, Diyanet’in okullara müdahalesini sert bir şekilde eleştirdi.
TÖB-SEN, son dönemde okullarda uygulanan cinsiyetçi yasaklar ve kültür dışı etkinlik yasaklarını örnek göstererek, bu tür uygulamaların Siyasal İslam’ın etkisini artıran unsurlar olduğuna dikkat çekti. Hatay İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yayımlanan kız öğrencilerinin servis aracının ön kısmında seyahat etmelerinin yasaklanması, ya da Bağcılar’da yeni yıl süslemelerinin yasaklanması gibi uygulamalar, bu görüşü güçlendiren örnekler arasında gösterildi.
TÖB-SEN, bu tür uygulamaların **“cinsiyetçi, ayrımcı” ve “siyasal İslam’ın okullara hâkim olma çabası” olarak yorumlanmasına yol açtı.
Sendikanın açıklamasında, okullarda dini eğitim verilmesinin, yalnızca pedagojik eğitim almış öğretmenler tarafından yapılması gerektiği vurgulandı. ÇEDES Projesi kapsamında okullara yerleştirilen imamlar, vaizler ve dini görevlilerin ise okulda bulunmalarının yanlış ve pedagojik açıdan zarar verici olduğu belirtildi.
“Okullar, sadece eğitim fakültelerinden mezun öğretmenler tarafından yönetilmelidir” ifadeleriyle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın okullarda daha fazla yer edinmesi engellenmek isteniyor.
ÇEDES Projesi, okulda dini eğitim verilmesi ve sosyal medya paylaşımları gibi nedenlerle, geniş çaplı tartışmalara yol açmış durumda. Eğitimde laiklik ve Cumhuriyet değerleri konusunda kaygılar taşıyan sendikalar ve sivil toplum örgütleri, projeye karşı durmaya devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet yetkililerinin bu tartışmalara nasıl bir yanıt vereceği merak ediliyor. Bu süreçte, ÇEDES Projesi’nin devam edip etmeyeceği, Türkiye’deki eğitim sisteminin geleceği için kritik bir konu haline gelmiş görünüyor.
Kaynak: Haber Merkezi